1963 yılında 61 yaşında Moskova'da kaybettiğimiz büyük ustanın doğum günü bugün. Nazım Hikmet Ran, ülkemizin kıymetini bilmediği, bırakın kıymet bilmeyi komünizm propogandası yapmakla suçlayarak Türk vatandaşlığından çıkardığı ve hayatının sonuna kadar sürgün hayatına mahkum ettiği ünlü şair,düşünür,yazar....
Geçen yıl eşim Moskova ziyareti sırasında, ünlü şairin Novo Devichy mezarlığında bulunan mezarını ziyaret etme olanağı bulmuştu. Büyük aşkı Vera'nın mezarının Nazım'ın ayakucunda olduğunu, Novo Devichy mezarlığının Tolstoy, Boris Yeltsin, Einstein ve adını hatırlayamadığım daha pek çok insanın mezarına ev sahipliği yaptığını da bu vesileyle öğrenmiştim.
Söyleyecek çok şey var, Nazım'a dair, Nazım'ın aşklarına, insan sevgisine, memleket sevdasına oğul özlemine dair. Ama böyle zamanlarda insanın boğazında düğümleniyor sözler. Hangi şiirini paylaşayım diye düşündüm bir süre. Hepsi öyle güzel öyle değerli ki benim için. Kuvay-ı Milliye destanı mesela, neredeyse ezbere bildiğim, kaç kez okuyup kaç kez dinlediğimi artık hatırlamadığım. Ama nedenini bilmediğim bir biçimde bugün biricik oğlu Memet'e yazdığı bu son mektubu paylaşmak istedim sizlerle.
İyi ki doğdun büyük usta doğum günün kutlu olsun...
Memed'e Son Mektubumdur
Bir yandan cellatlar
girdi araya,
Bir yandan, oyun etti bana
bu mendebur yürek,
Nasip
olmayacak Memed\'im yavrum,
seni bir daha görmek.
Biliyorum,
buğday başağı gibi delikanlı olacaksın,
ben de öyleydim gençliğimde,
kumral, ince, uzun;
gözlerin ananınkiler gibi kocaman,
bazen de
bir parça bir tuhaf mahzun;
alnın alabildiğine aydınlık;
herhalde sesin
de olacak
- berbattı benimkisi -
türküler döktüreceksin yanık mı
yanık...
Konuşmasını mı bileceksin
- ben de becerirdim o işi
sinirlenmediğim zamanlar -
bal damlayacak dilinden.
Vay, Memet,
kızların çekeceği var
senin elinden.
Müşküldür
babasız büyütmek
erkek evladı.
Ananı üzme oğlum,
ben güldürmedim yüzünü,
sen
güldür.
Anan,
ipek gibi kuvvetli, ipek gibi yumuşak;
anan,
nineliğinde bile güzel olacak
onu ilk gördüğüm günkü gibi,
Boğaziçi\'nde,
on yedisinde
ay işığı, günışığı, can eriği,
dünya
güzeli.
Anan,
ayrıldık bir sabah,
buluşmak üzre,
buluşamadık.
Anan,
anaların en iyisi en akıllısı,
yüz yıl
yaşar inşallah...
Ölmekten, oğlum korkmuyorum,
ama ne de olsa
iş
arasında bazen
irkilip ansızın,
yahut yalnızlığında uyku öncesinin
günleri saymak biraz zor.
Dünyada doymak olmuyor, Memet,
doymak
olmuyor...
Dünyada kiracı gibi değil,
yazlığa gelmiş gibi de değil,
yaşa dünyada babanın eviymiş gibi...
Tohuma, toprağa, denize inan.
İnsana hepsinden önce.
Bulutu, makinayı, kitabı sev,
insanı
hepsinden önce.
Kuruyan dalın
sönen yıldızın
sakat hayvanın
duy kederini,
hepsinden önce de insanın.
Sevindirsin seni
cümlesi nimetlerin
sevindirsin seni karanlık ve aydınlık,
sevindirsin
seni dört mevsim.
ama hepsinden önce insan sevindirsin seni.
Memet,
memleketler içinde bir şirin memlekettir
Türkiye,
bizim memleket,
insanı da,
su katılmamışı,
çalışkandır, ağırbaşlı, yiğittir,
ama
dehşetli fakir.
.............
...............
Memet,
ben
dilimden, türkülerimden,
tuzumdan, ekmeğimden uzakta,
anana hasret, sana
hasret,
yoldaşlarıma, halkıma hasret öleceğim,
ama sürgünde değil,
gurbet ellerde değil,
öleceğim rüyalarımın memleketinde,
beyaz
şehrinde en güzel günlerimin.
.............
...............
Buyuk sair, buyuk insan, yenilikci, ozgun kisi...düşünmenin suç olduğu bir ülkede yaşamanın bedelini vatan hasretiyle ödeyen aydınlarımızdan sadece birisi... Ruhu sad olsun
YanıtlaSilHavana'da Che'nin muzesindeki duvarda Nazim Hikmet'ten bahsetmesi gurur vericiydi..
http://myblog-ayf.blogspot.com/2013/12/kuba-varadero-havana-seyahati.html
Sevgili Ayfer,
YanıtlaSilNe yazık ki Nazım Hikmet ülkemizin küstürdüğü ne ilk ne de son aydın.